Yüzün bir masumiyet filmi ve biraz sonbahar
Yüzün ışıkla yıkanmış gibi sanki beyaz bir hüzün
Bu hüzün ki
Yavru bir sokak kedisini unutturabilir
Ajandamı unutturabilir, özenle seçtiğim kalın kapaklı ajandamı
İlmek ilmek yazılmış planlarımı mesala, unutabilirim
Zamana asi olabilirim,
Varlığım keşke bir fotoğraf olsa, sana bakan diyebilirim
Ah şu zaman keşke akmasa diyebilirim amiyane, takılmadan ince dertlere
Yüzün, bir başyapıt yazdırabilir bana
Güzel kelimeler sırada, atfedilmeyi bekliyor
Yani yüzün medeniyetle savaşmama yetebilir
Tüm soruları sorabilirim yüzüne bakarken
Takılmadan ince dertlere
Yüzüne bakarken geleceği düşünemem
Karamsar, solar yüzünün beyazlığından
Bakışımızı en kalın zincirlere vurmak gerekir
Şehri anlatabilir bana yüzün
Yapmamam gereken şeyleri yaptırabilir
Yüzün kuralları unutturabilir
Dahası yüzün
Aşkı sorabilir bana, aşk nedir?
Dahası yüzün
Belki cevap bile verebilir bu soruya
Yani yüzün bir masumiyet filmi ve biraz sonbahar
Ama aynı yüzün baharı da getirebilir
Bu bahar ki
Tek bir gülüşle, yıkılabilir hazanın ihtişamlı kalesi
Hüznü boğabiliriz bakışımızın zinciriyle
Eşyayı unutabiliriz
Sürgün olabiliriz şehirden,
Ağaçları çalabiliriz parklardan
Medeniyetle beraber savaşırız
Yüzünle bedevi olsak, hangi çöl bizi yutabilir
Yani yüzün hatırına hangi ay yolu söylemez ki bana
Yüzün her sözün anahtarı olabilir, söz de her şeyin
Yüzün her şey olabilir
Yüzünle her şey olabiliriz biz
Bir gülüşün her şeye yetebilir
Çünkü yüzün yüzünü anlatan bir kağıttan daha beyaz
Çünkü yüzün masumiyet ve
Sadece bitesi bir sonbahar
Berk Uysal